6 Şubat 2015 Cuma

KALDIRIMLAR

 Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; 
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
 
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
 
Sanki beni bekleyen bir hayâl görüyorum.
 

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
 
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
 
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
 
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
 

İçimde damla damla bir korku birikiyor;
 
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler... 
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
 
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.
 

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
 
Kaldırımlar, içimde
 yaşamış bir insandır. 
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
 
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.
 

Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
 
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
 
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
 
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!
 

Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
 
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
 
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
 
Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.
 

Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
 
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
 
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
 
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
 

Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
 
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
 
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
 
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi.



                                                      NECİP FAZIL KISAKÜREK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder